Başta ailemiz olmak üzere, ilişkide olduğumuz yakın çevremiz ve arkadaşlarımızla bir türlü içinden çıkamadığımız bir döngüde yaşıyoruz; kurban-kurtarıcı-zorba rolünü oynadığımız bir drama üçgeninde.
Roller dönemsel olarak değişse de döngünün aynı kaldığı bu üçgenden çıkmanın yolu ise kuşkusuz bazı sıkıntılar yaşamayı göze alarak adım atmaya cesaret etmekten geçiyor.
Yaşamımızın iplerini kendi elimize alacağımız, başkalarının bize biçtiği roller yerine kendi isteklerimizi yaşamak için özgür olabileceğimiz bir hayat mümkün…
Kendi ihtiyaçlarınla ve isteklerinle yüzleşmemek adına başkalarının sorunlarıyla ve beklentileriyle kendini meşgul mü ediyorsun?
Küçük yaştan itibaren başının çaresine bakmak zorunda kaldığın için hep güçlü maskesiyle mi dolaşıyorsun? Hata yapmaktan, sorumluluk almaktan kaçtığın için kurban rolüyle kendini güvende hissediyor olabilir misin?
İnsanlara hayır diyemedikçe daha çok üstüne geldiklerini görüyor musun? Peki fedakârlıklarının zamanla göreve dönüştüğünün ne kadar farkındasın?
Sayfa: 192
Sevgi deposunun boşluğu
Belki de sevgi deposunun boşluğunu başkalarının takdir ve teşekkürleriyle doldurmaya çalışıyorsun ama her sabah yine boş bir depoyla uyanıyorsun.
İnsanların hayatında kurtarıcı olduğunu zannederken belki de bir kurban olduğunu gizliyorsun.
Kurban-kurtarıcı-zorba üçgeninde hayatını tüketiyor, oyunun dışında kalmamak pahasına kendinden ve hayallerinden vazgeçiyorsun.
Kendini kazanmak
Benimsediğin kişisel senaryonun yanlış yazıldığını, sana ait olmayan hikâyelerin içinde kaybolup gittiğini görmeye hazır mısın? Sana zarar verenler en yakınların dahi olsa sınır çizmenin vakti geldi. Artık kurtarıcılıktan kurtulmanın ve kendi yaşamına sahip çıkmanın zamanı… Unutma oyundan çıkışın ödülü çok daha değerlidir: Kendini kazanırsın.