Türkiye’de çok popüler bir hâle gelen, herkesin severek kullandığı süt ürünleriyle hızlı bir ivme yakalayan Yörsan, kalan son demlerinde Dubai firmasına satılması ve kayyım atanması gibi olaylarla manşetlerden düşmedi. Geçirdiği bu sancılı sürecin nasıl geliştiğini eminiz ki herkes merak ediyordur.
Temelleri 1964’te atılan Yörsan, Türkiye’de satılan birçok süt ve süt ürünlerinin de kelimenin tam anlamıyla öncüsü olmuştu. Şirketin iflası ise hiç beklenmeyen bir şeydi.
Yörsan, bir dönem İstanbul Sanayi Odası’nın “En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” listesine giren köklü bir geçmişe sahip.
1964’te Yörükler Gıda Limited Şirketi olarak kurulan Yörsan, peynir üretimine 1970 yılında adım attı. Bu şekilde bir ivme yakaladıktan yaklaşık 9 yıl sonra da kendine ait bir mandıra kurarak işlerini iyice genişletme fırsatı buldu.
Tabii bu sayede sevenlerini de gün geçtikçe kazanıyordu. Takvimler 1984’e geldiğinde, Türkiye’nin ilk peynir fabrikası olarak Susurluk’ta 170 bin metrekarelik bir alana yayılan tesis faaliyete geçirildi. Bu atılımıyla sektördeki öncülerden biri olmayı başardı.
1996 yılından itibaren agresif bir büyüme stratejisi benimseyen ve Türkiye genelinde güçlü bir satış ağı oluşturan şirket, süt ve süt ürünleri kategorisindeki 200’e yakın çeşidiyle rekabetin çıtasını yükseltmişti.
2013 yılında Yörsan Fabrika Müdürü Ünal Mete’nin bir röportajında belirttiğine göre, Susurluk ilçesindeki 107.415 metrekarelik alanda günlük 1 milyon 200 bin litre süt işleme kapasitesine sahiplerdi. Yörsan, Türkiye süt ürünleri pazarında önemli bir paya sahip olup peynir üretiminin %20-25’ini, yoğurt üretiminin ise %10-15’ini gerçekleştirmekteydi.
Yalnızca yurt içinde değil, aynı zamanda yurt dışında da büyük çapta ihracat yapan şirket; ABD, Japonya, Almanya, Singapur ve Orta Doğu dahil olmak üzere yaklaşık 25 ülkeye ürünlerini ihraç ediyordu.
2014’te Yörsan, ikinci fabrikasını yine Susurluk’ta kurdu ve aynı yıl Dubaili özel yatırım fonu The Abraaj Group’a satıldı.
Bu anlaşma çerçevesinde, Yörsan’ın %80 hissesi, o dönemin dünyanın en büyük 50 fonu arasında yer alan Abraaj Group’un kontrolündeki Dairy Fresh şirketi tarafından devralındı. İşte iplerin gerildiği dönemler de buralar…
2018 yılında Abraaj Capital’in şirketi iyi yönetemediği söylendi. Abraaj Capital, 2018’in başında iflas korumasına başvurarak, borçlarını geri ödemek için 6 milyar dolarlık varlıklarını satışa çıkarmış ve ardından tasfiye sürecine girmişti.
Aynı yılın temmuz ayında yayımlanan bir habere göre; Abraaj, Yörsan’ın satışı için bir yatırım bankasını yetkilendirmişti. Haberin detaylarında Yörsan’ın bankalara olan 200 milyon lira borcu ve yıllardır devam eden zararlar nedeniyle öz sermayesinin negatif olduğu belirtiliyordu.
İddialara göre Yörsan Gıda Mamülleri A.Ş.’nin kurucularından Şerafettin Yörük, adil olmayan sermaye artırımlarıyla şirketteki hisselerinin %20’den %3’e düşmesine neden olduğu gerekçesiyle Abraaj’a karşı üç dava açmıştı. Hâliyle bu durum, şirketin içindeki çekişmeleri ve mali sıkıntıları daha da derinleştirdi.
20 Aralık 2019’da, Balıkesir Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek, Yörsan’a kayyım olarak atanmıştı.
Bu esnada Abraaj da başka bir şirkete satılmış ve eski CEO’su ile yönetici ortağının tutuklanmasıyla medya sallanmıştı. Tüm bunların yanında Yörsan’ın bankalara da çok fazla borcu vardı.
Balıkesir Süt Üreticileri Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamada Yörsan’ın iflas kararının beklendiği bir dönemde mahkeme heyeti tarafından sunulan dilekçe üzerine iflas erteleme kararı verildiği ve Şimşek’in kayyım olarak görevlendirildiği belirtiliyordu.
Bu dönemde Yörsan fabrikasının işçileri, yönetim tarafından kendilerine hiçbir açıklama yapılmadığını söyleyerek iflasın kabul edilmesi durumunda tazminatlarını alamama ve işsiz kalma endişelerini de dile getiriyorlardı.
Kayyım atanmasından bir ay sonra Yörsan’ın kurucusu ve Yörük Ailesi mensubu Teoman Yörük şu açıklamayı yaptı: “Bulunduğumuz aşamada, süreci hukuki olarak çözüme kavuşturacak bir teklifi iki özel bankanın yetkililerine sunmuş bulunmaktayız. Ayrıca finansal anlamda alternatifli tekliflerin ön görüşmelerini bir kamu bankasının yetkilileriyle de gerçekleştirdik. Yörsan’ın eski başarılı günlerine dönebilmesi, bankalara sunduğumuz tekliflerin kabul görmesiyle mümkün olacaktır.”
Konkordato sistemi, borçlu firma ile alacaklılar arasında yeni bir anlaşma olarak değerlendirilen bir sistemdir.
Bu sistem çerçevesinde borçlu olan firma, belirlenen süre içinde borçlarını ödemekle yükümlüdür. Mahkeme, konkordato projesini incelediğinde borçlunun gerekli şartları yerine getirdiği kanaatine varırsa, borçlu firmaya 2 aylık bir süre tanır ve bu süre içinde borçların yüzde 50’sinin ödenmesini şart koşar. Sermaye şirketleri, şahıs şirketleri ve gerçek kişiler, konkordato başvurusunda bulunabilirken iflas erteleme talebi sadece sermaye şirketleri tarafından yapılabilir.
İflas ertelemede borca batıklık durumu aranırken, konkordato ilanında ise mali durumunun bozulduğunu kanıtlamak yeterlidir. Yörsan’da da aynı durum yaşandı. Yaşadıkları ekonomik sorunlardan dolayı konkordato ilan etti.
Zaten 2019 yılında şirkete bir kayyım atanmıştı. 10 Temmuz 2020’de de Yörsan’ın iflas talebi Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Şirket, 2020/1 sayılı İflas Kararı ile Susurluk İcra İflas Dairesi tarafından 17 Ocak 2022 tarihinde satışa çıkarıldı.
Açık artırmaya tek başına katılan Matlı Holding, 17 Ocak’ta Yörsan firmasının yeni sahibi olmak üzere 150 milyon TL bedelle şirketi satın aldı. Holding’in Yörsan ile ilgili fikirleri ne bilemiyoruz ancak Türkiye’nin en önemli süt ve süt ürünleri markalarının başında gelen şirketin aniden ortadan kayboluşu sektör adına büyük bir kayıp oldu.
Şirketlerle ilgili diğer içeriklerimiz: